Hayatın zorlukları karşısında bazen en sıradan eylemler bile büyük anlamlar taşır. 17 yıldır her gün sokaklarda ekmek kırıntıları toplayan 45 yaşındaki Selim Yılmaz, “Allah rızası için bu işi yapıyorum” diyerek, yaptığı işin sadece bir yardımseverlik değil, aynı zamanda toplumsal bir sorun olan israfın önüne geçme çabası olduğuna dikkat çekiyor. Cadde kenarlarında biriken aşırı yemek atıkları ve ekmek parçaları, Yılmaz'ın her gün topladığı bu kırıntılar ile yeni bir hayata dönüşüyor. Yılmaz, her parça ekmek ile birlikte ihtiyacı olan birçok insana umut kapısı açtığını ifade ediyor.
Selim Yılmaz, İstanbul'un yoğun caddelerinde her gün sabah 7 gibi evinden çıkarak sokaklara düşüyor. Günü ekmek kırıntılarını toplamakla geçiren Yılmaz, bunu bir görev olarak üstlenmiş. “İhtiyacı olan insanlara yardımcı olmak için bu işe başladım. İnsanın en temel ihtiyacı olan gıda ürünlerinin israf edilmesine karşı durmak ve bunu benim gibi düşünen insanlara göstermek istiyorum” diyen Yılmaz, çoğu zaman yolda karşılaştığı insanlarla bu konuda sohbet ettiğini ve onları bilinçlendirmeye çalıştığını belirtiyor.
Onun topladığı ekmek kırıntıları, caddenin kalabalığı içinde kayboluyor gibi görünse de, bu kırıntılar Yılmaz tarafından toplanarak evine veya ihtiyaç sahiplerinin kapılarına bırakılıyor. Yılda tonlarca ekmek kırıntısı biriktiren Yılmaz, sadece kendi yaşadığı semtte değil, etrafındaki birçok mahallede de bu alışkanlığı yaymaya çalışıyor. Ekmek kırıntısını 17 yıl boyunca toplamanın ona kattığı en büyük kazanım, insan ilişkileri ve sosyal dayanışmanın önemini kavraması oldu. “Benim için bu iş, insanlara nasıl yardımcı olabileceğimi düşünmekle başlıyor. Herkesin sadece kendini düşünmediği bir dünya hayal ediyorum” diye ekliyor.
Türkiye’de gıda israfı, her yıl milyarlarca liralık kayıplara neden oluyor. Her bin 600 ekmeğin 1’i çöpe gidiyor. Hal böyleyken, Yılmaz gibi insanların yaptığı küçük yardım girişimleri, büyük değişimlerin temelini oluşturabilir. Selim Yılmaz, “Bir parça ekmek, bir gülümseme kadar değerli” diyerek, her bir kırıntının toplanmasının ne denli önemli olduğunu vurguluyor. İyilik, paylaşma ve yardımlaşma konularında da Yılmaz, birçok sosyal medya platformunda hikayesini paylaşmayı sürdürüyor. Çeşitli organizasyonlarla bir araya gelerek gıda israfını önlemek için projeler geliştiriyor. “Eğer köylerdeki insanların destek olabileceği gıda paketleri veya buralarda bilgilendirme çalışmaları yapabilirsek, israfın önüne geçebiliriz” diyor.
Selim Yılmaz'ın bu çabası, toplumsal farkındalık yaratmanın yanı sıra, aynı zamanda insanları ortak bir amaç etrafında birleştiriyor. Yılmaz, topladığı ekmek kırıntılarını herhangi bir kalıba sokmadığını, bu işin sınırlarının olmadığını belirtiyor. “Herkesin bu konuda yapabileceği bir şey vardır. İster bir ekmek, ister bir gül, isterse bir gülümseme... Hepsi insanı mutlu eder” diyor.
Sonuç olarak, Selim Yılmaz'ın hikayesi, sadece bireysel bir çabadan öte bir toplumsal hareketin başlangıcını simgeliyor. Gıda israfının önlenmesi, yardımlaşma ve dayanışma konuları, tarihten günümüze kadar önemini koruyacak çalışmalar gerektiriyor. Yılmaz gibi insanlarla birlikte, biraz daha duyarlı ve paylaşımcı bir dünya yaratmak mümkündür. Her birimiz, en basit eylemlerimizle bile başkalarına umut verebiliriz. Selim Yılmaz'ın yaptığı basit ama etkili çalışma, belki de birçok insanın hayatında küçük ama anlamlı bir fark yaratmaya devam edecektir.