İstanbul, tarih boyunca birçok büyük depreme tanıklık etmiş bir şehir. Ancak, son günlerde yaşanan şiddetli depremin ardından halk arasında korku ve endişe yayılmış durumda. Birçok kişi, bu depremin beklenen büyük İstanbul depremine bir öncül olduğunu düşünmeye başladı. Ancak uzmanlar, bu deprem ile ilgili çok daha farklı bir gerçeği ortaya koyuyor. Yaşanan sarsıntılar, fay hatlarında biriken enerjinin bir kısmının boşaldığını gösteriyor.
İstanbul'un depremselliği, jeolojik yapısı ve yer altı fay hatları nedeniyle oldukça karmaşık. Şehir, Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın etkisi altında bulunuyor. Bu fay hattı, Türkiye'nin en aktif ve en tehlikeli faylarından biri olarak biliniyor. Geçmişte İstanbul ve çevresinde meydana gelen depremler, hem maddi hasara hem de birçok can kaybına yol açmıştı. 1999 İzmit depremi gibi büyük depremler, İstanbul'un bir gün benzer bir felaketle karşılaşabileceği endişesini sürekli olarak canlı tutuyor.
Son dönemlerdeki sismik aktiviteler, bilim insanlarını iki farklı açıdan düşündürüyor. Bir yandan, İstanbul'un büyük bir depremle karşı karşıya kalma olasılığı bilimsel verilerle desteklenirken; diğer yandan, son şiddetli deprem, beklenen büyük felaketin bir habercisi olmaktan ziyade, kaynaklanan enerjinin bir kısmının boşalması olarak değerlendiriliyor. Yani, İstanbul'un deprem riski devam etmekle birlikte, bu son deprem her an patlak verebilecek büyük bir felaketin habercisi değil.
Deprem uzmanları, fay hatlarındaki enerji birikiminin depremlere neden olduğuna dikkat çekiyor. Bu enerji, zamanla birikerek büyük depremlere yol açabiliyor. İstanbul’daki son sarsıntılar, bu birikimin artık bir kısmının serbest kalmış olduğunu gösteriyor. Uzmanlar, bu durumu “fay hatlarının kendini boşaltması” olarak nitelendiriyor. Bu, halk arasında yaygın olan “büyük deprem geldi” inancını sarsıyor ve mevcut durumda korkunun yersiz olduğunu vurguluyor.
Ancak bu, kimseye İstanbul'un tamamen güvende olduğu anlamına gelmiyor. Şehirdeki binaların büyük bir kısmı eski ve depreme dayanıklı değil. Bu nedenle, İstanbul'un güncel sismik riskleri göz önünde bulundurularak, yapı güvenliği ve deprem hazırlıkları konusunda çalışmaların acilen güçlendirilmesi gerekiyor. Tıpkı son depremin, enerji birikiminde bir boşalma yarattığı gibi, uzun vadede başka depremler ve riskler de söz konusu olabilir.
Sonuç olarak, İstanbul'da yaşanan son deprem, beklenen büyük depremin habercisi değil; aksine, mevcut fayların bir kısmının enerji boşalttığını gösteriyor. Ancak bu durum, halkı içten içe rahatlatsa da, İstanbul'un depremselliği ve riskleri her zaman gündemde kalmayı sürdürüyor. Uzmanlar, bu nedenle önlem alınmadığı takdirde İstanbul'un karşılaşabileceği tehlikelerin ciddiyetine dikkat çekiyorlar. Gelecek için hem bireylerin hem de yerel yönetimlerin deprem bilinciyle hareket etmesi, şehrin güvenliğini artıracaktır.