Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleşen son oturumda, İYİ Parti Grup Başkan Yardımcısı ve katip üyesi olan bir milletvekilinin başkanlık kürsüsüne vurması, gergin anlara neden oldu. Olayın, Meclis içerisinde artan siyasi gerginlikler ve tartışmaların bir yansıması olup olmadığını merak eden siyasetçilerin ve halkın gözleri, yaşanan bu anlara çevrildi. Meclis’in oldukça yoğun ve tartışmalı bir gündemle çalıştığı bu dönem, siyasi partiler arasındaki çatışmaların derinleşmesine sahne olurken, bu tür olaylar da kaçınılmaz hale geliyor.
Gerginlik, o sırada devam eden bir tartışma esnasında meydana geldi. İYİ Partili milletvekili, meclisteki sunumunu yaparken başkanlık kürsüsüne ritmik bir şekilde vurdu. Bu hareket, hem diğer milletvekillerinden hem de izleyenlerden büyük bir tepki aldı. AK Parti ve CHP milletvekillerinin, İYİ Partili üyeye dönerek eş zamanlı olarak tepkilerini göstermesi, Meclis’in gerginliğini daha da artırdı. O an, oturumda bulunan herkes için adeta bir dönüm noktası oldu. Gergin anların ardından başkan, Meclis'in düzenini korumak amacıyla oturumu kısa bir süreliğine durdurmak zorunda kaldı. Bu duruma ilişkin medyada yer alan çıkan haberler, sosyal medyada da geniş yankı buldu. Siyasi yorumcular ve analistler, bu tür olayların Meclis içindeki atmosferi nasıl etkilediğine dikkat çekti.
Meclis kürsüsünde yaşanan bu olayın ardından partiler arasındaki diyalog ve çatışmalar yeniden gündeme geldi. İYİ Parti milletvekilinin tepkisi, aslında zaman zaman özellikle sosyal medya hesaplarında sıkça gündeme gelen 'erkek egemen siyaset' tartışmalarını bir kez daha alevlendirdi. Birçok siyasetçi ve yorumcu, bu durumu eleştirerek Meclis’teki kadın temsili ve erkek egemen dilin gündemden düşmemesi gerektiğine vurgu yaptı. İYİ Parti'nin yaşanan durumu yüzeysel olarak değerlendirmesi, bazı analistlere göre, siyasi anlamda bir kayıptı. Ancak bu tür olayların, ülke genelindeydü yaşanan siyasi kutuplaşmanın bir yansıması olarak kabul edildiği de vurgulandı. Oturum yeniden başladığında, İYİ Parti ve diğer partiler arasındaki tartışmaların daha da kızıştığı gözlemlendi; bu durum Meclis’in gelecekteki çalışmalarını ve siyasi atmosferini daha da zorlaştıracak gibi görünüyor.
Bütün bunların ışığında, siyasi gözlemciler, gelecekte bu tür gergin olayların sıkça yaşanabileceğini öngörüyor. Siyasi partiler arasındaki diyalogların güçlendirilmesi ve Meclis’in itibarının korunması adına atılması gereken adımlar konusunda mutabakat arayışlarının hızlanması gerektiği ifade ediliyor. Meclis’teki bu tür çatışmalara son vermek için, tüm partilerin daha yapıcı bir üsluba yönelmesi gerektiği görüşü, birçok uzman tarafından dile getirildi. Sonuç olarak, tüm yaşanan bu olay, sadece bir çaresizlik gösterisi değil, aynı zamanda Türkiye’nin siyasetteki gidişatının ve toplumsal atmosferin bir yansıması olarak da algılandı.